5 Temmuz 2010 Pazartesi

Işığın Kırılma İndisi mi? Yoksa Kendisi mi?

Derin şifrelerle dolu bir yazıya hazır olun. Şifreler; derinliklerinde sizi anlatabilen ama çoğu zaman anlamak istenilen şekliyle anlaşılan , hangi açıdan bakarsan bak farklı bir düşünce paylaşımı zenginliği diyebiliriz.
Zaman zaman gelen bir his var ruhuma geçen akşam tekrar aynı hisse kapıldım. Bir ışından veya daha da derine inersem bir foton dan farksızım/farksızız galiba. Nedendir bilinmez bunu ilk telafuz ettiğimde bu benzerliği çok garip bulmuştum.Hepimizin malumu ışık ilerlemek için ortama ihtiyaç duymaz bununla birlikte her ortam ışıkta bir takım değişikliklere sebebiyet verir.Söz gelimi hızsal farklılıklara, dalga boylarındaki farklılıklara neden olur. Yine de ilerlemeye engel teşkil etmez.Burası önemli ilerlemeye engel teşkil etmemesi...eminim insanlığın büyük bir çoğunluğu son cümlenin derinliğini hiç düşünmek istememişlerdir ve bunun içinde hep durduklarını , bir şeylerin engel teşkil ettiklerini düşünürler......Yeri gelmişken Matematikte mutlak gerilemenin olmadığını anımsatmak istedim...Esasında fiziksel açıdan bakıldığında onunda bir konum değişikliği olduğunu hatta bunu şifreler altında yazacağım bir ilerleme olduğunu söyleyebilirim...
Işın nasıl farklı ortamlarda farklı karakteristik özellikler gösteriyorsa esasında bizlerde Farklı kırılma indislerin de farklı farklı açılarda kalıyoruz.Bu açılar kimimiz için beslendiğimiz ışın kaynağından çıkan frenkansa göre belirlenirken kimimiz içinse farklı durumlarda edindiğimiz farklı girişimler ve kırılımlar sonucu belirleniliyor. Bu tüm düşünce araştırmalarımın sonucunda görüyorum ki makro alemdeki her türlü davranış, his ve tavrımızın ana eksenini bu kaynak farklılıkları oluşturmakta.Bir tek istisnai durum söz konusu bazen tüm kaynakları bertaraf eden bir şey oda: samimi bir "aşk"tan başkası değil. Tabi bu başlı başına bir şifre dünyası onu için bu yazıda onu ele almayacağım başka yazılara bırakacağım.
Girişimler ve kırılımlar dan bahsetmiştim kaynaklar kısmında ; şimdi esas soruda burada çıkıyor.Peki neden bir kırılma indisinin oluşturduğu bir açı ile bakmak zorunda kalıyoruz...gerçeğin bu mu olması gerekiyor?....yoksa ışının geliş açısı ile mi bakmalıyız...evet bazen maalesef kırılma indisleri derin kırılımlara neden olmakta ve ışının gücünü azaltmakta nedendir bilinmez başka girişimlerin de sadece yüzeyde kalmasına neden olmakta tam o tür durumlarda yeni bir kaynaksal bir patlama yapmak lazım....bunu kendi kabulleriniz için yaparken çok rahat bir girişimsel patlamayı yapabilirken....Söz konusu başka hayatlar/kaynaklar olunca ise nedense sürekli uygun bir anı beklemek ve belki hatta geride kalmak zorunda kalıyorsunuz.Yani bizi heycanlandıran şeyler bazen çok yakınımızda olsa bile çok uzağımızda kalabiliyor....Neden mi çünkü kaynakların yaydığı farklı dalga boyları buna hep engel teşkil edecektir. Belki bir gün değişen frenkanslar bu engeli aşmamızı sağlar belkide uygun bir zaman bu engeli geç bir şekilde devirmemizi sağlar....
Not: Bu yazı tamamen şifreler le doludur!...Nasıl deşifre etmek isterseniz...